Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.
Tüm gazetecilerin basın bayramını kutlayan Çelik, “Hepinizin müsaadesi ile bu basın bayramını geçenlerde öldürülerek rahmetli olan Şirin Ebu Akile’ye adamak isterim. Onu bir kere daha rahmetle anıyoruz. Umarım ki Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesi ile ilgili soruşturma kapsamlı bir şekilde yapılır ve onun arkasında bu katliamı gerçekleştirenlerin kim olduğu net bir şekilde ortaya çıkar. Bu konuda gri açıklamalar yapılması utanç vericidir, net ve kapsamlı bir açıklama yapılmalı ve rahmetlinin, Şirin Ebu Akile’nin katilleri ortaya çıkarılmalıdır.” diye konuştu.
Ömer Çelik, Türkiye’nin son dönemde yürüttüğü diplomasiye değinerek, şunları söyledi:
“Türk diplomasisinin çok boyutlu olarak dünyanın önündeki bütün meselelerde Türkiye’nin gündemini meşgul etmesi ama aynı zamanda da dünyayı meşgul eden bu konuların Türkiyesiz konuşulamıyor olması, ülkemizin her açıdan ne kadar merkezi bir rol ürettiğini gösterirken aynı zamanda hiçbir şekilde unutmamak gerekir ki bu çerçevede Türkiyesiz bu meselelerin konuşulması da çözülmesi de herhangi bir şekilde ele alınması da söz konusu değildir. Bu çerçevede değerlendirmek gerekir bütün bunları, bu çerçevede ele almak gerekir. Son olarak ortaya çıkan tahıl koridoru meselesi Cumhurbaşkanımızın burada gösterdiği dirayetle, irade ile güçlü bir şekilde çözülmüştür. Burada tabii Rusya ve Ukrayna taraflarının bir araya getirilmesi dünyanın önündeki tahıl krizinin çözülmesi bakımından bu son derece önemlidir.”
Türkiye-İran-Rusya üçlü zirvesine ilişkin Çelik, “Bu Astana zirvesinde öteden beri Suriye’deki meselenin ele alınmasıyla ilgili olarak bir gündeme gelirken, aslında bu zirve vesilesiyle gündeme gelindiğinde dünyadaki ve bölgedeki pek çok gelişmenin konuşulması açısından da bir zemin teşkil ediyor bu tabii ki. Tabii bu Astana zirvesinin hemen bu tahıl diplomasisinin öncesinde gerçekleşmesi de tahıl diplomasisine, gıda diplomasisine, tahıl krizinin çözülmesine, gıda diplomasisi ile ilgili bir altlık, bir ön çalışma oluşmasına fırsat sağladığı bu açıdan da kıymetli oldu.” ifadesini kullandı.
Çelik, Türkiye’nin ilkeli bir şekilde uluslararası hukuka uygun olarak terörle mücadelesini sürdürdüğünü belirterek, Jandarma ve Emniyet teşkilatının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Milli İstihbarat Teşkilatının, entegre bir stratejiyle ve senkronizasyon içinde terörle mücadeleyi yüksek bir performansla sürdürdüğünü aktardı.
“PKK saldırısı olduğu net ve açıktır”
Irak’ın Dohuk vilayetinin Zaho ilçesindeki saldırıya değinen Çelik, şunları paylaştı:
“Biz geçmişte pek çok provokasyonla karşılaşmış bir ülkeyiz, provokasyonlara karşı deneyimliyiz. Terörle mücadeleyi verirken herhangi bir şekilde kardeş ülkelere zarar vermemek, kendi milli güvenliğimizin gereklerini yerine getirirken kardeş ülkelerin de güven içerisinde olmasına, kardeş ve dost ülkelerin, komşu ülkelerin de güvenliğinin sağlanmasına her zaman önem göstermiş bir ülkeyiz. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sivillere karşı herhangi bir eylemde bulunmaması için dünyanın en hassas ordusu olduğunun altını bir kere daha çizmek isterim.
Yani birçok çatışma bölgesinde bile oradaki bağımsız raporlar, bağımsız gözlemciler bile bunu ifade etmektedir. En zor koşullarda bile Türk Silahlı Kuvvetleri bu hassasiyeti göstermiştir. Tabii PKK terör örgütüne karşı ve PKK’nın Suriye’deki koluna karşı bir operasyon hazırlığının olduğu bir dönemde bu çerçeve içerisinde Irak’ta meydana gelen olay, Irak’ın kuzeyindeki saldırı, hemen birilerinin Türkiye’yi suçlaması, açık ve net bir şekilde söylemek isterim ki planlı bir provokasyondur.
Bu planlı provokasyon, Türkiye’nin PKK ile mücadelesini, hem Irak’taki hem Suriye’deki PKK unsurlarına dönük mücadelesini akamete uğratmaya dönük planlı bir provokasyondur.
Bu saldırı sonrasında hızlı bir şekilde Türkiye’nin hedef gösterilmesi son derece yanlıştır. Kardeş Irak halkını kendimizden ayırmayız, kardeş Irak halkının bütünlük, güvenlik ve refah içerisinde yaşaması bizim en büyük arzumuz ve gayemizdir. Yıllardır da bunun için gayret etmekteyiz. Herhangi bir şekilde Irak halkına zarar verecek bir eylemin Türkiye’den kaynaklanması söz konusu olamaz.
Bir hatamız olduğunda da biz bunu Iraklı makamlarla, Irak halkıyla açık ve net bir şekilde paylaşırız. Irak’ın kuzeyinde meydana gelen o saldırının tam Türkiye’nin Suriye’ye dönük hazırlıkları devam ederken gündeme getirilmesi planlı bir provokasyondur ve bunun bu işlerde uzmanların ve uzman olanların geçmişteki birtakım eylemlerle mukayese ettiği zaman açık ve net görebileceği gibi kullanılan mühimmattan ve silahtan olayın gerçekleşmesinde kullanılan yönteme kadar tipik bir PKK saldırısı olduğu net ve açıktır.
Bu, PKK’ya özgü bir yöntemdir. PKK’nın elinde işte bu çeşitli birtakım malzemelerle gerçekleştirebileceği, geçmişte de gerçekleştirdiği bir eylemdir. Bu sebeple bir kere daha söylüyoruz ki Irak halkı ile ortak düşmanımız, PKK başta olmak üzere terör örgütleridir.”
“Karşılığı olan bir siyaset değil”
Çelik, “Türk siyasetinde bir hafta 10 gündür enteresan bir şey olduğunu” dile getirerek, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanımız üst üste birçok icraatı açıklıyor, hizmet siyaseti ile ilgili yeni aşamaları açıklıyor, ondan sonra CHP çıkıyor ‘Bunları biz dedik de yaptınız’ diyor. Şimdi tabii trajikomik bir şey yani bizim arkadaşlarımızın aylarca süren çalışmaları neticesinde biz bu çalışmaları yürütüyoruz. Yakında açıklayacağız dediği birçok konu var. Bu konulardan bir tanesini duyuyorlar, tam onun ortasında, çalışmanın ortasında çıkıyorlar işte ‘Biz iktidara gelirsek şunu şunu yapacağız’. Hükümetimiz o çalışmayı tamamlayıp da açıkladığı zaman ‘Biz dedik de oldu’ gibisinden, şimdi de hizmet üretememe, hizmet engelleme siyasetinden, hizmet gaspı gibi bir siyasete, bir gasp siyasetine geçtiler. Tabii bunun herhangi bir şekilde bir etkisi olması söz konusu değil, yani nihayetinde bunu yapan bizim hükümetimizdir, nihayetinde bunlarla ilgili yürütülen projeler aylar evvel yine açıklanmaktadır ve bir yerde açıklanan bir şeyi bir müddet sonra tutup ‘İşte biz gelirsek şöyle şöyle yapacağız’ demek herhangi bir şekilde karşılığı olan bir siyaset de değildir.”
AK Parti’li Çelik, Yunanistan’ın 2022-2023 eğitim öğretim yılında Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararına ilişkin, “Maalesef yine yanlış bir adım attı Yunanistan, Türk azınlığa ait 4 tane okulu kapattı.” sözlerini sarf etti.
Bunun Yunanistan tarafından sistematik olarak yapılan ve insan haklarına, anlaşmalara ve her türlü mutabakata aykırı bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Çelik, Avrupa Birliğinin, en başta buna müdahale etmesi gerektiğini belirtti.
Çelik, “Yunanistan’ın gerekçesi tipik bir gerekçe. ‘Öğrenci azlığı nedeniyle kapatıyorum’ diyor. Burada öğrenci azlığı vardır yoktur meselesi, Türk azınlığın karar vereceği mesele. O çocukları eğitimden mahrum etmek son derece yanlış. Yani işte ‘Kapattım’ demiyor da ‘Geçici durdurma yaptım’ diyor ama geçmişte bunun arkasından ne geldiğini görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Görüşlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.